Evlilik Nedir?
![Evlilik](http://nedir.top/image/evlilik.png)
- Reşit olma
- 18 Yaşını doldurmuş erkek ve kadın kendi rızaları ile evlenebilirler
- 17 yaşını dolduran kadın ve erkeğin evlenebilmesi için ana baba rızasına ihtiyaçları var. Beyanın arkasına ebeveyn onayı alınmalı ve imza, noter, resmi daire ya da muhtar tarafından onanmalıdır.
- 16 yaşını doldurmuş kadın ve erkeklerin evlenmesinde yetkili mahkemeden 88. madde kararı alınır ve yine anna baba rızası alınarak yetkili kurumca rıza belgesi eklenerek onanır.
- Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar ile 17 yaşını doldurmamış kişiler, mahkemece reşit kılınsa dahi evlenemez.Hakim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük ve kıstlının evlenmesine izin verebilir.
- Mümeyyiz olmak
- Sağlık durumunun, akli şuurunun yerinde olması, zührevi ve bulaşıcı hastalık taşımaması gerekmektedir.
- Yakın akraba olmamak
- Kardeşler arasında, amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getitmiş olan evlilik sona ermiş olsa dahi, eşlerden biri ile diğerinin usul veya çocuk/torunları arasında, evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin Çocuk/torunları ve eşi arasında evlenme yapılamaz.
- Evli olmamak
- Nüfus kaydına göre evli görünen bir kimse yeniden evlenemez. Müracaat sırasında, önceki evliliğin öllüm, boşanma veya evliliğin herhangi bir sebeple mahkeme kararı ile son bulmuş olması halinde, evlenme engeli ortadan kalkar. Ancak buna rağmen, bu durum aile kütüklerine tescil edilmedikçe yeniden evlenme akdi yapılamaz.
- Kadın için kanuni bekleme süresinn dolmuş olması (dul gelin adayları için)
- Kadınlarda boşanma varsa, boşanma tarihi kesinleşme tarihine göre hesap edilerek beyana yazılır. Ancak kadın 300 günlük süre dolmadan önce doğum yaptığı veya mahkemece bu sürenin kısaltılmasına veya kaldırılmasına karar verildiği takdirde, kadın için bekleme süresi ortadan kalklar.
- Kazai evlenme yasağı bulunmamak
- Zührevi ve bulaşıcı hastalığı bulumamak
- Evlenme Ehliyet Belgesi
- Nüfus Müdürlüğünden alınan tek bir belgedir. Çiftler birlikte alabilirler.
- 4'er adet vesikalık fotoğraf
- Son 6 ay içinde çekilmiş olmalıdır
- T.C Kimlik kartının aslı ve 1 adet fotokopisi
- Resimsiz, soğuk damgasız, kimlik nosuz, yıpranmış ve on yılı geçmiş kimlikler kabul edilmez.
- Yabancılar için, yetkili merkezi makamlarca veya o devletin yerel temsilcilikleri tarafından kişinin adını, soyadını, anne ve baba adı ile doğum yeri, doğum tarihi ve evlenmesine engel halinin bulunup bulunmadığını gösterir şekilde düzenlenerek verilmiş ve usulüne göre tasdik edilmiş olan belge. (Evlenme Ehliyet Belgesi, Bekârlık Belgesi)
- Evlenme ehliyet Belgesi üzerinde anne ve baba adı, doğum yeri ve doğum tarihi bulunmayanlar için Doğum Belgesi.
- Pasaport ve varsa kimlik kartı
Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu ( CIEC ) üyesi devletler tarafından düzenlenen Çok Dilli Evlenme ehliyet belgeleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın işleme alınır. CIEC üyesi devletler La Haye Özel Hukuk Konferansı (HCCH) üyesi devletler tarafından hazırlanarak Apostille şerhi düşülerek düzenlenen evraklar asılları ile birlikte noter onaylı Türkçe tercümeleri ile birlikte işleme alınır. HCCH üyesi devletler Bu iki sözleşme dışında kalan devletler tarafından verilen herhangi bir standardı olmayan ve ispata tabi belgeler ülkelerindeki yerel makamlarca verilmiş ise ülkelerindeki Türkiye temsilciliklerine, Türkiye de kendi ülke temsilciliklerinden alınan belgeler İstanbul’ dan alınmış ise Türk Kaymakamlıklarına, Ankara’ dan alınmış ise T.C. Dışişleri Bakanlığımıza onaylatılmasından sonra noter tasdikli Türkçe tercümesi ile işleme alınır.
Yukarda evlilik için gerekli resmi işlemleri okudunuz; peki, evlilik sizce nedir? Evliliğin Dini Yönden Açıklaması:
Evlilik, kadın ve erkek arasındaki sevgi, şefkat, muhabbet, ilgi ve desteğin en ince detaylarına kadar tezahür ettiği mukaddes bir zemindir. Evlilik, erkek ve kadının fiziki, maddî ve ruhi yönden birbirinde sükûn ve huzur bulmasının adıdır.
Evliliğin (Evlilik Birliğinin) Türk Medeni Kanunu'na Göre Açıklaması:
Yeni Medeni Kanun’a göre evlilik birliği karı, koca ve çocuklardan meydana gelmekle birlikte haklar, sorumluluklar ve paylaşımlarda eşitlik evlilik birliği için esastır. Eski Medeni Kanun’un 152. Maddesinde yer alan kocanın evlilik birliğinin reisi olması ifadesi kaldırılmış ve birliğin tesisinde eşitlik esas alınmıştır.Eşlerden her iki taraf da birliğin uzlaşması ve mutluluğu için çalışacak, çocuğun bakım, eğitim ve gözetimine beraber özen gösterilecektir. Anne ve babaların yanı sıra çocuğu direkt olarak ilgilendiren konularda ve yararına olmak üzere, çocuğun fikri de dikkate alınacaktır.
Yukarıdaki her iki açıklamayı incelediğimizde, aklımıza gelmesi gereken kavram "sorumluluk"tur. Evlilik düşünen kadın erkek, sorumluluk sahibi olabilmeli ve evlilik birliği kurulduğu andan itibaren büyük bir sorumluluk yüklendiğinin farkında olmalı; bu yüzden küçük yaşta evlenmek sakıncalıdır!
"Küçük yaşta evlenmek sakıncalıdır!" dedik; peki kadın veya erkek kaç yaşında olmalı ki, evlilik gibi ciddi bir adım atsın?
Kanunlar boşu boşuna 18 yaşını doldurmamış kişilere engel koymuyor. Yine de 18 yaşını doldurmuş bir kişi, tecrübeli ve sorumluluk sahibi olarak görülmemeli! Fakat 40 yaşına girmiş bir kişi, henüz hiç evlenmemiş ise, sorumluluk sahibi olmasına rağmen evlilik konusunda tecrübesiz sayılır; çevremizdeki evlilerden bilgi alarak, onları izleyerek tecrübe ve evlilik hakkında bilgi sahibi olamayız, o hayatı yaşamadığımız sürece!
Yüzmesini bir havuzda öğrendiniz ve bir gün bir tekne ile açık denize açıldınız; henüz daha hiç deniz görmemiştiniz ve denizin tuzlu suyunda yüzmemiştiniz. Denizin içinde sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz; deniz, havuz gibi sakin değil, dibi görünmüyor ve dalgalı. Havuzda öğrendiğiniz yüzme bilgisi sizin "sorumluluğunuz" ve o tekne de "aileniz", denize atladıktan sonra edinecekleriniz de "tecrübeleriniz" olacak.
Zamanında havuzda yüzmesini iyi öğrendiyseniz, denizde karşılaşacağınız zorluklarla mücadele edersiniz, ayağınıza kramp girdiğinde telaşa girmemeniz gerktiğini bilir ve sakinliğinizi bozmazsınız. Ağzınıza tuzlu su kaçabilir, boğulma hissi yaşayabilirsiniz, yorulursunuz; tekne sizin imdadınız için orada bekliyor, tekneye çıkar dinlenirsiniz, gücünüzü toplar ve tekrardan denize atlarsınız. Tekne çok önemlidir, size bir tutanak, dayanak olur. Tekne sağlam değilse, o denizin ortasında boğulursunuz. Teknenin kaptanı tecrübesiz ise, siz yoruldunuz diye sizi tekrar sahile götürür ve siz asla bir daha o denize girmek istemezsiniz!
Aile çok önemli; sizi, çocukluğunuzdan itibaren saygı ve sevgi aşılayarak yetiştirdilerse, kendi ayaklarınız üzerinde durmanızı öğrettilerse korkmanıza gerek yok, siz de iyi bir aile kurabilirsiniz.
Adetlerimiz bazen çok acımasız olabiliyor, kız tarafı erkek tarafından dıdısının dıdısını istiyor, resmen artık bunaltabiliyor; gerek var mı bu kadar eziyete? Evet, gerek var! O istekleri yerine getirmek için çektiğiniz eziyetler, evliliği sorgulamanıza sebep oluyor, size "Gerçekten evlenmek istiyor muyum, değer mi bu eziyete?" sorularını düşünmenizi sağlıyor. Hala severek devam ediyorsanız, niyetiniz ciddi; inadına devam ediyorsanız, evliliğiniz inad üzerine kurulmuş olur ve huzursuz bir evlilik yaşarsınız!
Yazımın ortalarında belirttiğim gibi tecrübeyi, evlenmeden edinemezsiniz. Bu yüzdendir ki, ikinci evlilikler birinci evliliklerden daha başarılı oluyor; fakat daha tecrübeli olayım diye üçüncü, dördüncü... evlilik yapıyorsanız, sizde bir sorun vardır, psikoloğa danışmanızı tavsiye ederim!
Ben, evliliği "iş kurmaya" benzetiyorum. Hazırlıksız, düşüncesizce, başkalarına güvenerek kurduğunuz bir iş, batmaya mahkumdur. İlk seferde başarısız olabilirsiniz; edindiğiniz tecrübe ile ikinci kurduğunuz işte daha başarılı olabilirsiniz. Aileniz bu konuda tecrübeli ve başarılıysa, size bir pusula olabilir. Ancak siz her kurduğunuz işi batırıyorsanız, iş kurmayı bırakmalısınız; girişimcilik sizin işiniz değildir!
Size bir anımı anlatmak istiyorum:
Günün birinde tanıdığım bir kişi bana geldi ve "İki genç var, Facebook'ta tanışmışlar ve kaçarak evlenmişler. Onlara yardım edelim." dedi. Oğlanın işi yok, beş kuruş parası yok; reşit oldukları için, kimseye hesap vermeden gitmiş nikahlarını kıydırmışlar! İkisi de reşit ve evlenmelerine bir engel yok, fakat sorumluluk sahibi değiller. Allah korusun, bunlar bir de çocuk yaptığında, o yavruya kim bakacak! Yardım edip etmediğimi merak ettiyseniz, yardımcı olmadım!
Ülkemizde erkeğin, ailenin geçimiyle sorumlu olduğu düşüncesi var; çok yanlış! Yeni Türk Medeni Kanunu'na göre, evlilik birliği kurulduğu andan itibaren ailenin geçimi, çocuk bakımı ve yetiştirmesi, aile ile her konuda eşitlik var; erkeğin sorumlu olduğu kadar, kadın da sorumlu tutuluyor. O yüzden genç kadınlarımız, evlenerek sorumluluktan muaf olacaklarını düşünmemeliler; kanun önünde, her konuda kadın ve erkek eşit sayılır. Erkek, ailenin geçimini sağlayamayacak duruma düştüğünde, kadın bu görevi üstlenmek zorundadır; eşim bana bakamıyor diyerek boşanıp tazminat talep edemez! Dini Nikah (İmam Nikahı):
İmam nikâhı ya da dini nikâh olarak bilinen bu nikâh şekli, ayetler ve hadislerde geçtiği için kimse tarafından tartışılmamış, müslümanlar tarafından dini nikâhın zorunlu olduğu konusunda hemfikir olunmuştur. Dini önemseyen ve kendini tam bir müslüman kabul edenlerin, islam dinine göre dini nikâh kıymaları gerekmektedir. Dini nikâh konusu hakkında yüzlerce ayet ve binlerce hadis olduğu için her müslümanın resmi nikâha dikkat etmesi gerekir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Çiftlerin evli kabul edilebilmesi ve kanuni yaptırımlar için sadece dini nikâh yeterli değildir, ayrıca resmi nikâh kıyılması zorunludur. Diyanet işleri bakanlığı’nın aldığı karara göre imam nikâhı ancak resmi nikâhtan sonra kıyılabildiği için, imamlar resmi nikâhı olmayan kişilere imam nikâhı kıymaz. Diyanet’in bu kararı almasındaki temel etken, aileden gizli evliliklerin engellenmesini sağlamaktır. Her işte olduğu gibi nikâhta da Allah'a dua ederek hayır talep etmek, Müslümanların iyi davranışlarındandır.