Yalan Nedir?
"Yalan nedir?" sorusuna aslında hepimizin bir yanıtı var, araştırmaya dahi gerek duymayız. Günde en azından bir kaç kez yalana başvururuz ve ya birileri bize yalan söyler.
Fakat neden yalan söyleriz veya birileri bizlere neden yalan söyler ? Yalan söylemek bir ihtiyaç mı da bu kadar çok kullanır, yalana başvururuz? Canımız istemez işe gitmeyiz ve kimse ulaşamasın diye telefonu da kapatırız. Ertesi gün patrona "Cenazem vardı." diye bir yalan uydururuz. Patron yemiş gibi yapar! Bir süre sonra yine aynı olay; bu sefer cenaze değil (sülaledeki herkesi öldürecek değiliz ya) "Hastam vardı" yalanını sallarız. Boşuna dememişler "Yalan yalanı doğurur!" diye.
Yalan kelimesini biraz araştırdım. Yazıma devam etmeden önce bulduğum sonuçları sıralamak istiyorum:
Yalan söylemek için illaki ağızdan "yanlış sözlerin" çıkması gerekmiyor, doğruyu söylememek de yalan sayılır. Bir bankacı, kendi çıkarlarına ters düşse de müşterisine daha iyi faiz ile yatırım yapabileceğini söylemiyorsa,doğru bilgiyi saklıyorsa, bu da bir yalan sayılır. Bir manava "Domatesler tarladan mı?" diye sorduğunuzda hiç bir şey söylemeyip sadece gülümsüyorsa (domateslerin seradan geldiğini bile bile), bu da bir yalandır. Mimikleriyle yalan söylemiştir.
Bebekler henüz 6 aylıkken anne veya babanın ilgisini çekmek için ağlarlar. Hiç dikkatinizi çekmedi mi, gece yarısı bebek birden ağlar ve siz yanına gittiğinizde susar ve gülümser. Belki tek iletişim aracı ağlamak olduğu için ağlıyordur, ama sonuç olarak bir sebep olmadan, anne ve babada yanlış bilgi çağrıştırmış oluyor. Artık yürüme ve konuşma aşamasına geldiğinde, istemedikleri bir şeyi yememek için karın ağrısını bahane ederler.
Sanırım en kritik dönemimiz konuşmaya başladığımız dönem oluyor; artık düşünebiliyor, karar verebiliyoruz. Bu yaşta bize yalan söylemenin ne kadar kötü birşey olduğu söylenmez, aşılanmazsa, ileriki yıllarımızda istediğimize ulaşmak için hep yalana başvururuz. Aile içerisinde isteklerimize hep yalan ile ulaşırsak, tabii ki sosyal hayatımızda da isteklerimizi yalan ile elde etmeye çalışırız.
Sevdiği kişiyi yalan ile ikna eden birinin evliliği nasıl olur? Uzun sürmez değil mi!
- Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz.
- Aldatmak ereğiyle ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz.
- Doğru, gerçek olmayan, uydurma, asılsız (söz, haber vb.).
- Doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi, haksız söz ve bir kimseden söylemediği halde söz nakletmek.
- Doğru olmadığı bilindiği halde, niyetle ve kasten söylenmiş yanlış söz.
Her "doğru olmayan" söz yalan değildir.
Yalan: Hata ve yanlış sözden ayrı, kandırma içeren bir eylemdir. Karşıdakini kandırmak amaçlı söylenmiş yanlış ifadedir. Aldatmak ve kandırmak ile yakın anlamdadır.
Bazı meslek dalları vardır ki yalanı gerektiriyor; hırsızlık, bankacılık, politika, tele pazarlama, dolandırıcılık, dilencilik, fuhuş... Bir karpuzcunun "Benim karpuzlarım kabak." dediğini duydunuz mu hiç!Yalan: Hata ve yanlış sözden ayrı, kandırma içeren bir eylemdir. Karşıdakini kandırmak amaçlı söylenmiş yanlış ifadedir. Aldatmak ve kandırmak ile yakın anlamdadır.
Yalan söylemek için illaki ağızdan "yanlış sözlerin" çıkması gerekmiyor, doğruyu söylememek de yalan sayılır. Bir bankacı, kendi çıkarlarına ters düşse de müşterisine daha iyi faiz ile yatırım yapabileceğini söylemiyorsa,doğru bilgiyi saklıyorsa, bu da bir yalan sayılır. Bir manava "Domatesler tarladan mı?" diye sorduğunuzda hiç bir şey söylemeyip sadece gülümsüyorsa (domateslerin seradan geldiğini bile bile), bu da bir yalandır. Mimikleriyle yalan söylemiştir.
Yalan sadece yanlış sözlerle değil, vücut diliyle de söylenebiliyor.
Yalan söylemeye aslında çok küçük yaşta başlıyoruz, henüz 6 aylıkken. Evet yanlış okumadınız!Bebekler henüz 6 aylıkken anne veya babanın ilgisini çekmek için ağlarlar. Hiç dikkatinizi çekmedi mi, gece yarısı bebek birden ağlar ve siz yanına gittiğinizde susar ve gülümser. Belki tek iletişim aracı ağlamak olduğu için ağlıyordur, ama sonuç olarak bir sebep olmadan, anne ve babada yanlış bilgi çağrıştırmış oluyor. Artık yürüme ve konuşma aşamasına geldiğinde, istemedikleri bir şeyi yememek için karın ağrısını bahane ederler.
Sevdiği kişiyi yalan ile ikna eden birinin evliliği nasıl olur? Uzun sürmez değil mi!
Yalan ile kazanılmış sevgi, yalan sevgidir!
Şimdi yalancılığın küçük yaşta başladığını ve ileriki yıllarda devam etmemesi için aile eğitiminin şart olduğunu öğrenmiş olduk. Ne kadar inkâr etsekde, çocuklarımız büyüdükten sonra yalancıysa bunun sebebi bizleriz! Çocuklar ileriki yaşlarında yalancılıklarından dolayı sosyal çevrelerinde dışlanıyorsa, iş tutamıyorsa, evlilikleri kötü gidiyorsa bunun sebebi zamanında müdahale etmemiş olan anne ve babadır.
Dolandırıcılık mesleğinden her zaman hem tiksinmişimdir, hem de hayranlık duymuşumdur. Dolandırmak ve dolandırılmak aç gözlülüğün bir sonucu; her ikisi de kolay yoldan birşey elde etmek ister.
Buraya kadar yazdıklarımda yalanın bir çıkar için kullanıldığını, korkudan kullanıldığını okudunuz. En azından bir kere bu tuzağa düşmüşüzdür ve zamanla kendimizi korumasını, tedbir almasını öğrenmişizdir. Ama öyle bir yalancılar var ki, Allah korusun onlardan; dedikoducular. Kendimizi dedikoduculara karşı nasıl koruruz? Bu imkânsız birşey; yalanın nereden, kimden geldiği belli olmuyor ki! İşin kötü tarafı dedikodu yapanların yalanının bir çıkarı yok, ortada çıkar olsa hedef bulunur. Kimi ilgi çekmek için yapar, kimi laf olsun diye. Hiç tanımadıkları, görmedikleri kişiler hakkında laf uydururlar. Neden? Yalan onlarda artık "huy" haline gelmiştir, onların gerçek dünyası yalanlarıdır!
Dedikodu yuva dağıtır, insanı ipe götürür!
Yalan Söylemek Günah mı?
Evet, hemde çok büyük bir günah.
Müslümanlık da yalan ruhi bir halstalık olarak görülür. Cenab-ı Hakk, "Yalan sözden kaçının" (Hac, 22/30) diye emretmiştir. Özellikle yalan yere şahitlik yapmak çok kötü bir davranış ve büyük bir günah sayılmıştır. Gerçek bir müslüman kendi aleyhinde de olsa, doğru söylemeli ve asla yalana yaklaşmamalıdır. Çünkü Allah Teâla şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şâhidler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun. İster üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun" (Nisa, 4/135). Dinimizde sadece üç yerde yalana izin verilmiştir:
"Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şâhidler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun. İster üzerine şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun" (Nisa, 4/135). Dinimizde sadece üç yerde yalana izin verilmiştir:
- Zulüm ve haksızlığa uğramış bir kişinin can, mal veya namusunun zarar görmekten kurtarılması için.
- Dargın olan karı-kocayı veya iki kişiyi barıştırmak için. Çünkü Rasûlullah, İnsanlar arasını düzelten, bunun için hayırlı söz söyleyen ve hayırlı söz ulaştıran kimse yalancı değildir" (Müslim, Birr ve Sıla, 27) buyurmuştur.
- Harpte düşmanı yenmek için.