Gençlik yıllarımda, henüz lise öğrencisiyken herşeyi öğrendiğimi ve bildiğimi düşünmeye başlamıştım. Kendimi artık o kadar bilgili gördükten sonra liseyi terk edip hayata açılmaya karar verdim. Fakat hayat bana tam aksini gösterdi; kendimi ormandan şehre gelmiş "Tarzan" gibi hissettim! Orta Okulu bitirmiş ve lise terk olmama rağmen "okuryazar" dahi değilmişim. Bildiğimi sandığım çoğu şeyi bilmiyormuşum; biliyormuş gibi davranıyormuşum.
O sıralarda artık Almanya'da yaşıyordum ve orada yaşayabilmek için ilk önce dilini öğrenmem gerektiğini, hatta oranın yerli halkından daha iyi bilmem gerektiğini anladım.
Tabii ki insan bilmediği birşeyi öğrenmek için en yakınında kimler varsa onlara sorar, fakat içinde bulunduğum çevrenin benim bilmediklerimi bilmelerini düşünmem bir hataymış. Zaten benden daha bilgili olsalardı, benim bulunduğum o çevrede ne işleri vardı!
Kitapları kendime arkadaş edindim; en iyi arkadaşım da sözlük olmuştu. Yanımda sürekli bir sözlük ile dolaşıyordum; o zamanlarda İnternet yoktu, Google yoktu ki hani hemen aklıma takılan soruya bir yanıt bulayım. Bir kelime için kitap satın almak zorunda kaldığımı biliyorum. Yaşasın İnternet, bizleri masraftan kurtardı ve zamandan tasarruf etmemize olanak sağladı!
Kendinizi tamamlayın!
Kitapları kendime arkadaş edindim; en iyi arkadaşım da sözlük olmuştu. Yanımda sürekli bir sözlük ile dolaşıyordum; o zamanlarda İnternet yoktu, Google yoktu ki hani hemen aklıma takılan soruya bir yanıt bulayım. Bir kelime için kitap satın almak zorunda kaldığımı biliyorum. Yaşasın İnternet, bizleri masraftan kurtardı ve zamandan tasarruf etmemize olanak sağladı!
Doğru yanıtı alabilmek için, doğru soruyu sormam gerektiğini öğrendim!
Bu süreç içerisinde aldığım en büyük ders, doğru yanıtı alabilmek için, doğru soruyu sormam gerektiğiydi. Kendime hangi soruyu, soruları sormam gerekiyorki başarılı ve kalıcı bilgiye sahip olayım? "Nedir, neden, nasıl?" kendime sormam gereken sorular bunlardı ve yanıtını almak için de kendim araştırmam gerekiyordu. "Tabii ki kendin araştıracaksın." diyorsunduzdur şimdi, peki o zaman neden çoğu kişi bir sorunu olduğunda "Kim bana yardım edebilir?" sorusunu sorar kendisine? Bizim sorunumuzu başkası çözdüğünde bu kalıcı mıdır? Tabii ki aklımıza takılan sorulara yanıt bulmak için insanlara da başvuracağız, nitekim kitapları yazanlar da insanlar; doğru insanlara sormak gerekiyor. Dini bir soruyu "kasap Mehmet'e" sorarsanız, aldığınız yanıt ne kadar sağlıklı olur?
Burada anlatmaya çalıştığım; başarılı olabilmek için, kalıcı bir şeylere sahip olmak için doğru soruyu sormak ve kendi cabamızla yanıtını bulmamız gerekiyor. Ben kendime bu soruları sora sora sonunda üniversitede bir bölüm bitirdim, ikincisini bitirmek üzereyim ve dahası da gelecek. Çünkü bilgiye olan açlığım henüz dinmedi! Bu arada da bu sayfa oluştu. Yürüdüğüm bu bilgi yolunda karşılaştığım bilgileri buraya atıyorum, belki sizlerin de bir işine yarar!
Sakın sizler de benim düştüğüm hataya düşmeyin, biliyorum demeyin! Bildiğinizi tekrarlamaktan çekinmeyin. Göreceksiniz, bildiklerinizi tekrarladığınızda aslında eksik bildiğinizi anlayacaksınız. Benim sizlere verdiklerimle yetinmeyin, burada gördüklerinizi başka yerlerde de araştırın, eksikleri tamamlayın.Kendinizi tamamlayın!